Dünya genelinde özelliklede Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz dolayısıyla Rusya’dan İspanya’ya kadar yapacağınız gezilerde ve konaklamalarda geçen yıllara oranla %40’lara kadar indirim alabilirsiniz. Bu yazımızda Avrupa’da geçirebileceğiniz birkaç turu istifadenize sunacağız.
İtalya turu, romantik bir başlangıç için Venedik en ideal şehir olarak karşımıza çıkmakta.
Kanallar şehri Venedik’te sayısız kilise ve tarihi binaya aşık olacaksınız. San Marco Meydanını, Tövbe Köprüsünü, Rialto Köprüsünü, Dükler Sarayını ve Grand Kanalını mutlaka görmelisiniz.
Ayrıca Romeo ve Juliet’in evini görmeden de buradan ayrılmak şehre büyük bir saygısızlık olur. Günün sonuna doğru yapacağınız kısa bir vaporetta yolculuğu ile dünyaca ünlü cam atölyelerini de görebilirsiniz.
Daha sonra Floransa’ya geçişinizle ilk uğrayacağınız yer
Piazza della Signoria meydanıdır. Tüm tarihin merkezinde bulunan meydandan Ponte Vecchio, Uffizi Sanat Galerisi, San Giovanni Battista, Signoria Sarayi, Floransa Katedralini ziyaret edebilirsiniz.
Floransa turumuzu tamamladıktan sonra Dünya’nın merkezine Roma’ya geçiyoruz. Roma’da ne kadar vakit geçirsenizde gezebileceğiniz yerlerin sayısını kestirmek biraz zordur.
Ancak tura Vatikan Bazilikası’ndan başlayıp Kolezyum, Roma Forumu ve Zafer Meydanıyla devam edebilirsiniz. İtalyan mutfağının birbirinden güzel lezzetlerini tadacağınız şehirde Roma dondurmasını yiyerek İspanyol merdivenlerinde yürüyebilirsiniz. Tabi Roma’ya gelmişken Aşk Çeşmesine uğrayıp para atarken dilek tutmamak olmaz heralde.
İspanya turu, Barcelona’da başlayan bu turda gözümüze ilk takılacak güzellikler şehrintarihi dokusuyla birlikte modern geometrik şekillerle bezenmiş yapıların uyumu olacaktır. Barcelona’da MNAC müzesi İspanya tarihini anlamanıza oldukça yardımcı olacaktır. Şehrin en ilginç yapılarından olan Casa Batllo’ya uğramamak çok büyük bir eksiklik olur. Ayrıca Barcelona’da metro hattı çok yaygın olduğu için dilediğiniz yere rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Gaudinin hiç bitmeyen eseri Sagrada Familia kilisesi de görülmeye değer bir yapıt. Eğer futbol tutkunuysanız Camp Nou’yu da gezip bir Barcolana forması almanızı tavsiye ederim.
Barcelona’dan sonra rotamız Valencia ki iki şehir arasında Banliyö hattı seyahat için oldukça hoş bir tercih olacaktır. Bu şehirde tura Valencia katedralini ve ayakta kalan son Valencia kalesi surlarını gezmekle başlayabiliriz. Daha sonra şehrin göbeğinde bulunan ekolojik park ve bahçeler sizi kesinlikle cezbedecektir. Ardından görkemli belediye binasını da görmeden sakın kentten ayrılmayın. Ayrıca İspanya’ya gelmişken plajlarına girip güneşlenmemekte olmaz. Tam bir akdeniz iklimine sahip Barcelona plajı bu faaaliyet için oldukça uygun.
Viyana-Prag-Budapeşte turu, ilk şehrimiz Viyana… Her dakika kulağınıza müziğin çalındığı, birbirinden lezzetli tadların bulunduğu bir şehir Viyana.
Hundertwasser sanat evini gördükten sonra Belvedere sarayını ziyaret etmek akıllara kazınacak bir başlangıç olur heralde. Bu ziyaretlerin yanı sıra Hofburg Şatosu’na uğrarsanız her tür müziği bulmanız mümkün.. Osmanlı’nın da etkisiyle şehirde birçok tarihi yapı bulabilirsiniz. Tabiki bu yapıların başında Dom kilisesi geliyor.
Buradan Prag’a sadece 4 saat yolculuğun ardından varılabilir. Burada yapılacak ilk iş Prag kalesine çıkıp şehrin panoramik bir fotğrafını çekmek. Ayrıca romantik bir yürüyüş için
Charles köprüsünüde ihmal etmeyin derim. Aynı zamanda Oldtown meydanında ki tarihi saat kulesi de albümünüz içinde yerini almalı bence. Eğer Prag’ta geçireceğiniz bir kaç gününüz deha varsa şehirden 2 saatlik mesafede bulunan ve kaplıcalarıyla ünlü Karlovy Vary kasabasına uğrayabilirsiniz. Kasabada Diana tepesine çıkarakta harika manzara eşliğinde romantik dakikalar geçirebilirsiniz. Her saat canlı Wenceslas Meydanı da görülmeye değer yerler arasında.
Artık Prag’dan ayrılıp Budapeşte yolunu tutma zamanı… Eğer yolculuk çok sıkıcı geldiğse Sırbistan’ın başkenti Bratislava’da bir kahve içip yola öyle devam edebilirsiniz. 5 saatlik yolculuğun ardından eğer şaraba ilginiz varsa Çigan gecesine katılabilirsiniz.Şarap mahzenlerinde düzenlenen bu tur size eminim yorgunluğunuzu unutturacaktır. Ardından şehri ikiye bölen Tuna nehrinde tekne turunun ardından Budha kalesinden tam karşıda bulunan Parlemento binasını seyredebilirsiniz.
Tabi Budha Kalesinden inerken şehrin lezzetlerini tadacağınız birçok restoranta rastlamanız mümkün. Hatta dilerseniz içeceklerinizi alıp kalenin surlarından Tuna nehrini izleyebilirsiniz. Eğer Budapeşte’yi tepeden görmek ve tüm şehri avuçlarınıza almak istiyorsanız Gellert Tepesine çıkmanızı öneririm.
